Tiyatro'ya Giris;
Gecen Haftasonu Kadikoy de Haldun Taner sahnesinde bir oyuna gideyim dedim.. Avrupa yakasinda oturuyorum ve mimarisiyle beni etkileyen bu sahneyi ilk defa gorecegim.. Oyun, adi itibariyla pek te cazip gelemese de tiyatro girisindeyim.. Oyunun konusu, oyuncularin isimleri hakkinda bu sefer hic bisey bilmeden tiyatro onundeyim... Oyunun izlenmeye deyip deymeyecegi gibi bi derdim de yok aslinda.. Dusunuyorum tek basima; bilet bulabilirmiyim acaba... O kalabaligin icinden -sanirim boyumun da etkisiyle- beni secen bi cift yanima yaklasti ve iki bileti alip alamayacagimi sordu.. Ben iki bileti birden almak istemiyorum elbette.. Yanimda beliren üniversite öğrencisi ise -sonradan tanistik- birini aldi...Sansliydim... Herkes ceplerinde ki paralari birer birer hesaplayip birbiri ile odesme telasinda... Oyun basladi baslayacak.. Oyundan vazgecen sevgililer nerde! bir anda kayboldular.. Ne aceleleri varsa; parayi almadan sanki kacarcasina tiyatroyu terk ettiler... Hersey bu oyunu izlemem icin kurgulanmis gibi sanki.. Bu belki de oyuna daha baslamadan bi sempati ile bakmami sagliyor.. Isterseniz oyunla ilgili fikirlerimi dikkate almayin...... Borclu kalmanin huzursuzlugu icimde olsa da, simdi salondayim... Bedeva bilet saskinligi ile iceri giriyorum... Yerime oturmamla oyun basladi...
Sahne ve Dekor;
Uzun boylu biri olarak zaten koltuklara zor sigiyorum.. Bu salon da ise o kadar dar ki herkes te bi homurdanma.. Rahatsizligimi gorenler ise bana sevkat ile bakiyorlar... Uzulme dayann! kisa surecek, sulanmis gozleri ile desteklerini her nekadar hissetsemde...... Neyse; fazlasiyla dramatize etmeye gerek yok.. Ama gercekten bir soylev birligi var diyebilirim su meshur koltuklarinin sikisikligi hakkinda..... Tiyatroseverler herseye ragmen tiyatroya gidiyor... ben sehir tiyatrolarini desteklemek istiyorum.... Siz beni neden kostekliyorsunuz... Bir iki sıra cikartilsa ne kadar guzel olacak halbuki.. Allahtan yanimdaki yer bostu... yoksa dizlerimi onumdeki izleyicinin basina dayayacaktim..
Sahne ve dekorlar ise bence guzeldi.. Konunun ozune uygun semboller ise sahne de mevcuttu.. daha guzel olabilir miydi?.. Ben bi izleyici gozuyle bakabilirim ancak.... daha fazlasini soylemek sanirim bilmislik olur... Ancaaaak; oyun esnasinda sahnede cinlayan vapur sesi ve seyyar saticilarin sesi; her ne kadar oyuna -bazilarina gore- "renk katti" dense de bence salonun bi eksikligi idi... Ah! Muhsin Ertugrul Sahnesi ah!...
Oyuncular;
Bence her biri ayri bir yetenek, mükemmeldiler... Ozellikle Tomris hanimin esine inanamadigi sahne var ki...icim titredi.. yillarin guvenle insaa edilmis bereberligini bir anda paramparca oldugunu goren yikilmis bi kadin.... sanki her an aklini yitirecek bir kadin.... oyunun icindeydim... sanki ben kocasi idim kadinin.. dedigimden utandim.. özür dilemek istedim.. Kendimi aglamamak icin zor tuttum.. Oyundan ciktigim da sesim hala urkek ve incinmisti.. Sarsilmistim.. Herhalde bi yarim saat oyunla ilgili bazi dusunceleri kafamdan atamadim.. Oyun, bende gereken etkiyi fazlasiyla birakti... Oyun hakkinda bilmeyisim, beklentilerimin olmamasi, son derece objektif olmami sagladi... Bilgisizligim; oyunun uzerimde ki etkisini bi kat daha artirdi.....Tum içtenligim ile oyunculari bir kez daha tebrik ediyorumm..
Sinema tiyatronun yerini tutabilir mi?...ikisi birbirinden cok farkli... Cunku biri sahne sanati....oyuncular hemen yakininizda.. Bu; sizinle oyuncu bi arasinda bi iletisim kurmayi sagliyor...Empati bi sure sonra bakiyorsunuz ki, sizi de olayin icine katmis.. Yasiyorsunuz.. Yasiyoruz...
Hayat bi oyunsa En buyuk sahne de Dunya...