Çarşamba, Aralık 17, 2008

Uzak Kuşlara

>>>>İstanbul a dolaşmıştım.. Asmalı mescit te günün yorgunluğu.. Deminde bir çay.. harmanlanmış önümde.. bir dergi yi okuyorum usulca.. serin bir akşam.. kaşkolum dolanmış boyunuma.. boynu bükük okuma eğilimim.. alınmış dergilerim.. Cumartesi kalabalıkları .. doluşuyorlar arka sokaklara.. Arkadaşlarım geldi, gelecek.. kalabalıkların arasında o tabureye tünemiş, gürültüden izole bir okurken ben.. orada bir şiir etkilemişti beni.. döndüğümde evime, izin almak için araştırdım netten.. bulamadım.. yine de affına sığınarak bilmediğim o bayanın, şiirini aktarmak, paylaşmak istedim..
- ve bazen kanadığında açmıyor
gri dil harfleri, susamak yazılara-
.
aramızda ensesi kalın kış aşılmazı
haberlere göre bu ağır bir gölgelenme
günün göğüs acıkmışlığında
(s)açlarında kırlaşmış mavi süt örtüsü
ya körebe oynuyor demirden tok kanatları
ya da ışıklar tek ayaklı zindanda asık suratlı
gök dilini öğrenemeyen öğretilmen
hürlük Türkçe' ye kaçak yabancı
-oysa ılık bir yağmur üstü üşüşmesi
yeşertirdi üzünçlü yüz öpmelerini-
çizgileri (ç)alınmış göğün üstü yasak
altı kekeme papatya korkusu
neye aç(ıl)sak, ağzımızda hep o boşluk
gözlerimiz orda bir köy arama yorgunu
.

Pazar, Aralık 14, 2008

Çıplak

>>>>Güneşli bir İstanbul sabahı.. ayrılıyorum, o en sevdiğim kentten.. Durakları sıralıyoruz denizin kıyısında.. Sahil boyunda.. Deniz kıpır kıpır.. neşeli, güleç insanlar.. sahil boyunca deniz.. güneş kırılıyor üzerinden yüzüme sımsıcak.. kıyı boyunca denizde rastgele serpilmiş kum kosterleri.. kasketi başında, tek başına.. yalnız balıkçı.. eşofmanlarına bürünmüş, orta yaş kadınları.. koşarcasına yürüyorlar.. yürüyorlar; engellenmiş bir halde.. yürüyorlar; her an koşmaya hazır.. olgunluğunun doruklarında o tutku dolu kadınlar.. ışıldıyor gün.. Güneş.. hani kimse direkt bakmazdı.. kim demiş?.. dik dik bakıyorum adaların insafına sığınarak.. Bisikletinin sırtında, pedallara asılan bir 60 lık.. yıllara meydan okuyor tek başına..... Tek bir kadın.. Erkenden sarılmış koca kollarına.. özlem ve romantizm.. sokulgan.. İlgiye perhizi ne zamandır, kimbilir..

Örtünmek, Gaziantep, 2008 ; © TOA

>>>>Yol a koyuldum bu sabah, sahil boyunca durakları sıraya koyarak.... Dilimde 77 lerden kalma bir şarkı.. mırıldanıyorum.. önümde oturan 18 lik kız, yan dönmüş, göz ucuyla süzüyor beni.. Kat kat giyinmişim.. daha bu sabah terleyebilirim diyordum.. içim ısınıyor.. kat kat soyunuyorum fazlalıklarımdam.. soyunmak istiyorum delicesine.. kocaman bir AMA ile aralanıyor, bahanelerime açılan o kapı.. İşte! böyle örtünüyorum, zamanı geldiginde.. işte böyle! hala altında saklıyorum, düşlerimdekinin bile bilmediği bir çok şeyi.. belki de bahane ederek başkalarını, gizleniyorum kendimden.. Açılabilirdim.. biliyorum! gerçekliğimi, dürüstlüğümü sevmeyen bir ben değildim!.. karşılık beklemek ise anlamsızdı.. kendiliğinden gelişmedi.. bir kadının en yalın halini nasıl da isteyebilirdim.. öğrendim ki! istemek bile ne zordur.......... Derler ki ben çıplak geldim, çıplak gidecegim.. belki de ben hep böyleydim.. ne doğumum ne ölümüm.. yanıma doldursam da şu kalabalıkları.. biliyorum!.. kabullenmeseler de bu beni.. En çıplak anlamı ile tek başıma geçecek hayatım..

Salı, Aralık 02, 2008

Issız adam

>>>>Çağan ırmak ın "Issız Adam" filmine gittim bu gece.. Düşünceliyim.. sıcak bir şeyler söyledim kendime.. Loş ışıklarla kuşatılmış, kimsesiz evimin en kör köşesinde.. yudumluyorum.. yutkunuyorum geçmişimi.. sözlerimi.... düşlüyorum.. yakınlaştırmadıklarımı.. Daha başlamadan bitirdiklerimi.. Değerini bilemediklerimi.. Sorguluyorum.. Düşünüyorum.. Başka başka sehirlere kaçırdıkça kendimi.. uzaklaşırım sandığımı.. unutamıyorum.. kalabalıkların içinde gömülerek, kaybettirmeye çalıştığım benliğimi.. bugün bir film sarmaladı beni sürükledi içine.. kurtulamıyorum..

Doğayla başbaşa; Uludaz zirvesi, K.Maraş, 2008 ; © Mervan K.

Pazartesi, Aralık 01, 2008

Kurallar

>>>>Perdelerim açık yatarım her gece.. Geceden dolunay konuk olur bazen yatak odama..yıldızlar da eşlik eder göz kırparcasına.. Sabahları ise evimin önündeki yeşil tepenin üzerinden doğar güneş.. Gün e heyecan katar parkın ardındaki kızıl.. Gün umut olur ışıldar.. Binaların bütün gece aydan tutsak, buz tutmuş asık duvarlarına, gülümser sımsıcak.. Yatağında gerinirim, ilk güneşin kızıllığı yatağıma düşünce.. seyrini severim.. düşünceliydim çoğu kasım sabahı..

Terkedilmiş Rum köyü ; Gökçeada, 2008 ; © TOA

>>>> İşte geceden kalma bir sabah.. benzer bir tavır da ki ben.. haftanın başı.. yılın son ayı.. Aralığın başı.. Eksik kalan işlerin devredilme korkusu.. bütün bir yılı sorguladığın ve acaba ları kurguladığın hüzün ve umudun aynı çatıda birleştiği ara bir ay.. Aralık.. Evden koşturarak çıkıyorum.. ışıldayan güneşin aksine ürpertici bir soğuk süzülüyor sinsice elbiselerimden içeri.. Aracımın kliması daha ısıtamadan içeriyi.. buğulu pencerelerim.. dışarıda pek te erkenden beresine burunmuş belki sıcak kanlı insanlara bakıyorum.. Yalancı bir güneş kamaştırıyor gözlerimi.. Bir arabanın peşine takılmışken; dalgınlık bu ya!.. kaçırıyorum kırmızı ışığı.. Tesadüf bu ya!.. Işıklarda bekleyen polis, kıvrak bir büyücünün el hareketi ile geri çekiyor koca arabamı yaya geçidinin ardına.. ışıklara ve polisin müdahalesine takılıyor hayatım.. Pazartesilerini sorgulayan kafam.. Dalgın.. aralanmış penceremin ötesinde ki polisin sesi, uzaktan ve anlamsız.. Gereksiz bir uğultu var sanki kulaklarımda.. “efendim”, “ruhsatını ve ehliyetini ver ve sağa çek!” diyor kabaca.. Kibarlık mı? hem de pazartesi!.. hiç sanmıyorum.. Isınmaya henüz ikna olmuş aracımını terkediyor buğulu nefesim.. ürperiyorum bir kez daha.. Polisin yanında dikilirken düşünceliyim.. "Neden durmadın" diyor memur bey, "görmedim".. tepkilerim ve yanıtım.. hiç te beklediği gibi değil! sanırım.. kuralların uygulanmasına, uygulayıcalara olan desteğimi; menfaatlerime ters düşüyor diye, birden çekecek halim elbette yok.. ceza kesmesin diye savunmam, yalvaramam da.. hatalıyım evet!.. kurallar uygulanmalı ki! yaşam kalitemiz artsın.. uygulasın ki bana, başkalarına da uygulayabilsin.. benimle havadan sudan konuşmak istiyor memur bey!.. tepkisizliğim, kısa cevaplarımda saklı.. merakını kamçılıyor belki.. kuralları uygulamasına karşı çıkmadım diye de ahbap olmaya da hiç niyetim yok.. Telsizi dinlemeye koyuluyorum bende memur beyin.... bir radyo spikerinin kıvrak konuşması ile telsiz çınlıyor..”Günaydın arkadaşlar, bugün 1 Aralık 2008.. Kuralları uygulamaya özen gösterelim.. Kanunların bize tanımış olduğu haklara dayanarak ceza kesiyoruz bunu unutmayalım......”.. kanun koyucular.. kurallar.. yürütücüler.. düşünüyorum telsiz den kulağıma süzülen kelimeleri.. kurallara uymaya kendini adamış beni ve belki de doğruları için, için için güdülerini kısırlaştıran beni.. düşünüyorum.. kuralların yarattığı insanı.. süslü beşiklerin içine tutkularımızdan arınarak, hapis oluşumuzu.. tepkisizliğimi..

Arabalı vapurun yaramazı; Gökçeada, 2008 ; © TOA

>>>>Kelimeler etksini kaybederek adeta süzülüyor kulaklarıma.. garip bir şive ile yutuluyor harfler.. Bakıyorum memur beyimin yüzüne anlamsız ve ifadesiz.. Anlamıyorum.. Yavaşça ve sağırmışım gibi bağırarak yineliyor "Dikkat et! olmasın bir daha".. Kafamı sallayarak onaylıyorum sistemi.. Evraklarımı kuşanıp, geç kaldığım işime kırıyorum direksiyonumu..