Salı, Ocak 23, 2007

Haberler

>>>>Yolda son sürat, alalacele gidiyorum.. aklımda ki işime dalmışım.. Arabaları sağlı sollu geçip arkama takıyorum.. Kimi sinirlenmiştir belki sövüyordur, biliyorum.. Gözümde önümdeki araçlar ve mesafeler.. Ah! Ben bazen bu sıkışıklığa çok kızıyorum, sormayın... Belki aralarından sıyrılırım.. Bilimkurgu bir film aklıma gelmiş.. Hani Vitesi bilinmeyen bir yere itip uçup uzaklaşabilsem.. Açık ağızlara, bana hayret eden insanlara inat..

Ermeni Kilisesi ; Istanbul, 2006 © TOA

>>>>Yolda; radyo kanallarını gezinirken, bir spiker; heyecanla, soluk soluğa anlatıyor.. Hrant Dink i vurmuşlar.. İlk olarak kendi kendime konuşuyorum arabadaki boşluğa.. "Haydaaaa Tüh! Çok kötü oldu şimdi!..."..... Detaylandırırken spiker gelişmeleri, aklımda binlerce düşünce.. Olasılıklar, geçmişten günümüze fikirler, de ja vu.... Ne kadar da üzülmüşüm.. o kadar yavaş ilerlerken geldiğimi bile anlamamışım..

Antep Yesemek Heykel Atölyesi; G.Antep, 2006 © TOA

>>>>Günler Geçti.. Git geller.. işten ev e, evden iş e.. Akşam olunca haberler de yine ,belki fazlası ile, temcit tadında sunulan bir haber oldu gazeteci Hrant.. Artık haberleri izlemek istemiyorum.. Damarıma dokunuyor.. İsyan bayrağını çekmem mi isteniyor.. Bu dolduruş, bu gaz... Neden bu duygusal bombardıman.. Bilmiyorum.. Ölüm zaten acı bir olay.. Yazan, düşünen birinin ölmesi daha da hüzünlü... Hüzünleri üzerine toplayan bir mıknatıs gibiyim zaten.. Kendimle özdeşleşen buldum mu bir şey... Olaylar kişiselleşiyor istemesem de.. Örtüşüyorum.. o kıyafete bürünüveriyorum.. Üzülüyorum..

Yesemek Torun ; G.Antep, 2006 © TOA

>>>>Katil zanlısı Internet düşkünü imiş.. Internet ten yol gösterilmiş o hain pusu için... Evet suç aletlerinden biri de Internet... Öyle mi acaba!?.. Sakil düşünce bu; her yerde konuşulan.. Herkes bir cephe oluşturacak şimdi, biliyorum.. Toplulukların içine giremeyen o yalnız çocuk için; "oğlum kalk artık şu bilgisayarın başından" diyen analar; anlamlı anlamlı oğullarına bakacak... Belki küçük yaştaki çocuklarına, babaları, "Artık yasak sana internet neyim" diyecek.. Haberlerin ardından yaşanacak tüm o duygusal travmalar..... "Internet i çocuklarımızdan uzak tutalım!" kampanyaları hız kazanacak.. Kulaktan kulağa yaygınlaşacak bir söylence... Bireylerin ve tek yaşayarak varolmak isteyenlerin, özgürce yaşayabildiği tek ortam Internet... Internet e, olgun yol göstericilerimizden nice darbeler inecek, biliyorum.... Yasalar, yasaklar.. Hepsi gelecek biliyorum.....Yönlendirme araçları, yönlendirilen düşünceden daha suçlu bulunacak.... Araçlar mahkum edilecek, cezalandırılacak.. Vuran Tabanca, azmettiren Internet...

Yesemek Torun 2; G. Antep, 2006 © TOA

>>>>Bir zamanların eleştirilen BBG si aklıma geldi.. İlk çıktığında herkesin kendini bütünleştirdiği bir numara ve karakter vardı.. Hele o keçi sakallı Eray vardı ya!... Bak hala unutmamışım!.. Ne kadar önemli bir bilgi değil mi?!.... O zamanlar; "Aaaa bilmiyor musun?... görmedin mi?...." diye hayıflanan insanlardan kaçmak, hayıflanmalarına ve ilgisizliğime dem vurmalarını önlemek isterken..... en çok seyredilen programım oluverdi o saçma BBG.... Mahalledeki ufaklık Dedikodu; TV de büyüdü, gelişti.. Önüne geleni midesine indiriveren bir deve dönüşüverdi.... Tıpkı merakımızı dindirdiğimiz Haberler gibi... Merakımız, gözetlemek ve bilme tutkumuz, O tek gözlü devimiz... Ve ona verdiğimiz bin bir çeşitle bezenmiş öğünlerden biri.. Evet o öğünlerden biri de Haberler.... Havalar nasıl olursa olsun, o haberlerin içine çok dalmamalı... Bence..
Eskiden ne güzel derlerdi:
Özetler bitti şimdi sırada Haberler

Salı, Ocak 16, 2007

Matthias Loibner: tiny hurdy gurdy concert Calinan sey gayda mı yoksa akordion mu bilmiyorum ama çok iyi çalıyor.. Cok icten, dogal.. Muzisyenlerimizin en onemli eksikligine ince bir elestiri..

Salı, Ocak 09, 2007

Neden korku

>>>>Neden? Neden korkar insan.. Nelerden korkar! Abuk sabuk bir filmin kanlı, vahşi sahnelerinden?!.. Ölümden... İçine gömdüğü bir sırrın herkesler tarafından ansızın öğrenilecek olmasından.. Karanlıktan.. Aydınlıktan.. Sessizlikten .. Duyamamaktan.. Duyulmamaktan.. Geçmişinden.. Yalnızlıktan....

Munzır Yaylası-4 ; Hatay, 2006 © TOA

>>>>Ne çok korkacak şey varken..... Yalnızlık.... Eskiden beni ne de çok korkutan; o yalnızlık.. "Tek başına yaşamak bir alışkanlık olmasın" derken kardeşim.. Elbette sonra kim bilir belki vazgeçemezdim o istenmeyen gerçekten.... alışabilirdim.. Diyebilirdim; "Yalnız kalına biliniyor"...... Ayrı kalarak, garipliğini kanıksamak.. İnsanlardan hep farklı olduğunu sanarak, yabancılaşmak.. Sandığının tersine, sonunda o bilinmezin gizinin hayasızca çözülüşü.. Yalnız kalmak, korkuların, içimize gömdüğümüz bir oyunu.... Bir giz.... Hayatımızı sakınıp, gizlendiğimiz bir tapınak, ki orada daha da kutsaldır düşlerimiz... Hüzünlenerek üzülmek değilse de üstümüze örtündüğümüz, ağlamaklı dokunur ten' e kokuşan giysilerimiz.. Artık başkalarına sokulmak istemez belki titrek bir beden.. Yalnızlık bir bilinmezi oynamaktır kimileri. için...

İçmeler ;Marmaris, 2006 © TOA

>>>>Belki bir gülücük bile kalmamıştır dudaklarda.. Sevgi ile bakıp uzaklaştığımız bir tutku iken gökyüzü ve diğerleri.. Üzerimize örtündüğümüz o çok sevdiğimiz hayal kırıklıklarının şalına sarınırız.... Sevda bir türkü değildir artık yüreklerimizde.. Yalnızlığımızla oynadığımız bu saklambaçta ürkerek kaçılır o sevdalardan... Belki bulunmak isteği vardır en derinlerde bir yerde, yüreklerde.. Ya da sevdalının keşfedeceği bir köşede yakalanmak.. Ara sıra bulunu verilen bir uğrak yeridir hayat, bir başkasının teğetinde.. görülünür, bilinir, geçilip gidilir... Gelip geçenlere seslenip, dinlerken, dinlenilir aslında.. Bir melodi olur dolanır dile söylenenler... uyuşukluk ve sakinliğim.. Eğer çok gereksizse ve uzun uzadıya uzadıysa; içine çekerse tüm söylenenler.. Dalmak için suların derinleşmesini beklemez o ürkek çocuk... Alnımızdan süzülen boncuk boncuk damlalar.... Bir seli serer boğulmak için önüne... İçinde kaybolmak için.. Derinliklerinde saklanmak için.. Bir titreme yeterlidir uzaklaşmak, vedalaşmak için... Uyanıp daldığımız asap bozucu hayal treninin, biletleri zımbalı yolcuları; takılıp gelmiyor işte peşimden.. ayrılıyorlar her bir durakta.. yolculuklar aynı yere birlikte olmuyor her zaman.. Halbuki ne kadar çok şey var kaçınmak, korkmak için.. Korkularımız evet....... Unutulmaktan, görülmekten, bilinmeden olunmalara uzanan bir yalnızlık hikayesinde başrolü oynamaktan......