Cumartesi, Nisan 26, 2008

Yaşamak

>>>> “Yaşamak ne güzel olurdu bir de sonunda ölüm olmasa....”..... bugün iki ölüm haberi aldım.. iş yerimde sıkça görüştüğüm bir müşterimin intiharı.. Genç yaşta kaybettiğimiz, yakın arkadaşımın kardeşi..

Haydarpaşa; İstanbul, 2008 © TOA

>>>>Tanıdığım biri vardı o ölmezden evvel; mavi gözlü, gururlu, sözünün eri ve çalışkan.. belki hakkında uzun uzun yazacak kadar tanımadığım, her an’ımı paylaşmadığım.. tanıdığım biri.. borca saplandı.. duyuyordum.. Sattı; savuşturdu borçlandıklarını.. kanımca anlamazdı benim gibi siyasetten, ticaretten.. Görmüyordum kaç zamandır.. Bugün duydum, asmış kendini..ilmiği oğlu çıkarmış boynundan............

Galata da ; İstanbul, 2008 © TOA

>>>> Çorak tepeleri yürüyerek arşınlıyorum.. Taşların üzerinde biçimsiz, özensiz yazılmış numaralar.. çukurlar.. solgun demet demet çiçekler.. dağılan gözü yaşlı kalabalıklar..Yeni kurulmuş bir mezarlıktayım.. Sıcağa rağmen yürüyorum defnedilen naaşları birer birer geçerek.. Ter ve toz.. Arabalarının içinde pencereleri aralamış hüzünlü bir kadın, rengarenk tülbentine siliyor yaşlarını... Sıcağa rağmen hava da buram buram keder var.. sonunda buluyorum merhum kalabalığı... ağlayan bi kadın naaşın başına diz çökmüş.. topraklarını avuçlarına sıkıştırıp göğsüne vuruyor.. burkuluyor yüreğim.. titriyor sesim.. gözleri kan çanağına dönmüş çocuklarına bakıyorum ürkerek.. “başınız sağolsun”.. elimi sıkıyor.. diğer tüccarlar daha kurumadan toprağı, çalıyorlar ortaya alacalı bulacalı bir dedikodu.. doğru ya! kalan sağlar bizim hala.. uzaklaşıyorum bende.. aklımda konuşmalarımız.. hayata dair değindiklerimiz.. sanki bir yük biniyor sözcüklerinin her birine.. önem kazanıyor.. uğrunda verilecek en büyük diyetimiz hala hayatlarımız.. belki ancak o zaman önemsiyor bazılarımız.. Kişilik büyüyor yüreklerde... farklı bir anlam kazanıyor.. düşünceliyim.. Üzerimde o mezarlıktan kalma bir çöküntü.. iş yerime varıyorum.. Ne yaparsak yapalım tarihin değiştirilemez en büyük korkusuna takılıyor aklım.. kaçılacak bir sığınak, dinlenilecek bir mekan değil ki ölüm; her bunaldığımızda onu anıp, ona neden sarılalım?... ölümleri gördükçe yaşamı anmak gerek tam tersine.. düşünmek gerek bence; yaşıyor olmanın bile aslında ne kadar güzel, ne kadar özel olduğunun farkına vararak.....

Çarşamba, Nisan 09, 2008

Zamanın Körü

>>>>Gün boyu bazen ne kadarda yoğundur çalışılarak geçen zaman.. gözden kaçar tüm o detaylar... yorgun argın eve atılan o dalgın beyinler..... Artık hiç bir şeyler yapmak istemez ya o boş vakit cellatları........... - bakınıyorum: 55 ekran.. 4 köşe.. 72 millet e...-...... Zamanımızın en büyük katilleri, bir oh! çeker ya köşe bucak döşeklerin en güzeline kurularak.. Görmek iste sekte bakınır gözler boş boş.... Sesler tek düzen ve tek bir tonda.. dinlenir, dinlenilir.. dinlenilir ve boşaltılır yük.. sözüm ona.. Sözler anlamsız da olsa duyulur.. duygusuz........

Galata da Zaman; İstanbul, 2008 © TOA

>>>>Riya ve ikircikli bir duruş vardır bazen.. Gülümser ve fondötenlerinin arkasına saklar hüzünlerini pandomimciler.. üç kuruşa beş takla atar, açılmadık kutusu kalmamış bin bir çeşit soytarı.. huysuzlaşır bir kadın hani banada haydan gelecekti umuduyla.. TV de her şey karaborsadır.. umutlar pazarlanır yarım kalmış arzuları körüklercesine.. dört duvar, köşe bucak, minderlerle donanmış döşek, bir pikeye sarmalanmış kozasından çıkmamış tembel serseri.. bir o mu katleder sanırsın zamanı?.. hal böyle ki bir tek rüyalardadır düşlerin en güzeli.. Gece yarılandı ya! belki de artık kapanma vaktidir......
 

Balıkçı Tekir; İstanbul, 2008 © TOA