Pazar, Eylül 16, 2012

Soğuk savaş

Bugün tanıdığım yaşlı bir kadınla arabadaydım. mühendis bir kadın. bir yere gidiyorduk. sessizdik. konu nereden açıldı, hatırlamıyorum. kuşakların çatışmasına ve farklılıklara kadar uzandı sohbetimiz.. 
(şu an evdeyim. uzanıyorum kanepe de.. notebook um kucağımda..çayımı yudumlarken bir  yandan  oi va voi .. pek bir acemice klavyeme söyletmek üzereyim düşündüklerimi.. yaptığım tek şey bu) 
Söyledikleri, sesi ve ifade ediş biçimi; hala aklımda: "şimdiki gençlere acıyorum." -acımak mı? ne kadar iddialı bir söz.. dikkat çekici idi benim için.. inatla, hırsla savunma isteği uyansa da içimde, o an.. açmasını istedim ve sustum.- 
(psikolojisi bozuk bir sürü insanla karşılaşıyorum bu aralar. benden yaşça büyük mühendis bir kadının, vardır elbet bir bildiği.?!.)
 "Soğuk savaş var aranızda" dedi ardından..
 "Bizim zamanımızda ülkeler arasında ki rekabet, soğuk savaş, artık insanların(gençlerin) arasında. biz de eleştirirdik birbirimizi ama yüzüne söylerdik fikrimizi.. kavgamız vardı ama göğüs göğse..". 
Savaş her daim hayatımızda, maalesef.. evet doğru.. haklı!. ustaca saklanmış düşünceler ve duygular.. gerçeği hissedemiyorum artık.. güven ortamı yok.. şüphe şüphe şüphe.. her yerde.. güler yüzlü sözcüklerin arkasında kin ve nefret.. gizli gizli.. aklınca; akıl oyunları..  içimizde dolu çoğu şey.. insan yanılsamaları ve tatsız bir gölge oyunu.. farklılıkları ise hakir görüyor herkes.. yandaş -benzerler- cephesi.. sizce de bu bir  bir güven sorunu değil mi?..özgüven sorunu.. çok iddialı olmalıyız dostlar.. yaptıklarımız ve yapamadıklarımızla artık neysek; iyi kamufle olmalı benliğimiz.. korkumuz sakladı bizi.. Sığınaklara tıkıştırılmış özümüz.. korunaklı.. görünen o ki! çok biliyoruz.. çok okuyor ve keşfediyor gibiyiz.. bir şeyleri.. ne kadar öğrensek te bir şeyler eksik kalacak.. kimseler gibi mükemmel değiliz elbet.. olamayacağız.. korkmayın! lütfen.. başaramayabilir beceremeyebilirsiniz.. her koşulda her yerde ayakta kalmayı başarabilecek kadar da varsınız.. yaşıyorsunuz.. kendinizi saklamak için  alaycı ve uzak olmanıza gerek yok!.. korkmayın kendinizle yüzleşmeye.. bir kaç kez karşılaştım bu tip kişilerle.. söylediklerini pek umursamadım.. bu savaş ta elbet bir gün; insanları birbirinden iyice koparıp, kendi kabuğuna kapandırmadan biter.. sade doğamıza ve birlikte güvenle yaşamımıza geri dönüşüm, umarım tekrar yeniden başlar.. 

Cuma, Eylül 14, 2012

Açılış

>>>>>Sonunda ev eşyalarımı getirdim.. taşındım.. açılmamış koliler..bir odaya tıkılmış.. gözardı edilmiş bir  geçmişi, tamamlanamayan bir şeyleri saklar gibi..-her göç yeni bir başlangıçsa da, ayrılışlarda, yarım bırakır bir şeyleri geride-..

Tünel de ki, İstanbul, 2012 ; © TOA
>>>>Elime geçtikçe, sıralamışım salonumun bir kaç köşesine...bir kaç biblo.. gemiciklerim.. ince beli bir vazo, bir çini.. çin malı.. eros heykeli.. sevdiğim, yağlı boya bir kaç tablo.. belki hala sıralamasının ahengini yakalayamadan, ivedi bir şekilde, oraya  buraya asılmış imitasyonlar.. taklitlerinden kaçınamadığım güzellikler... üç kuruşa..  Avizemi bekleyen, tavandan sarkan bir kaç kablo ve ucundan salınan klemens.. duy da takılsa olabilir ya dibine.. yakışmaz ki!.. pek mi avam; bilmem.... pehh!.. sanki her şey yerli yerindeymiş gibi... gelip geçen; geçici düzensizliğim.. Antep te geçen o yıllardan sonra, ancak; eşyalarımla buluştuğum şu an... buluştum yeniden hatıralarımla.. nostalji, düşük ritim, naif damarlarımda.. yerleştiğim yeni evimde, yerleştiğimi anladım yeniden bu şehre.. İstanbul uma..  Aylar sonra ilk kez, İstanbul dayım sanki, yeniden..  İstanbul küstah, hırçın, uslanmaz sevgilim.. Canım! Sen pek aldırmasanda,  paket paket açılıyor sana gönlüm.. geçmişim ve çıplak gerçekleğim.. yalın.. dimdik.. karşında... Yeniden..