Pazartesi, Ağustos 25, 2014

Bir Istif(r)a' nın anatomisi

Kaç gündür yazacağım.. 
 sanki çokta yoğun muşum gibi bekletip durdum.. aslında duygularım yoğunken bir şeyler karaladım.. İşimden artık istif(r)a ettim.. Öyle gerekti.. bunları hatırlayıp yazarken bile midem bulanıyor.. 

Uykusuz ve garip ilk gecemden sonra (ilkler unutulmaz) bugün alın mektuplarınızı verin mektuplarımı seyrinde geçecek, pek duygusal!, aslında istemediğim, ama mecbur kaldiğim son görüşme için iş yerine gideceğim.. Pek erkenci ve aceleci davranmak istemiyorum.. Şekerliyorum ki tadım birazda yerine gelsin.. Sahteliği aşikar, "güçlü" ve "yıkılmadım ben bakın" edasında davranamam ben elbette bugün.. eh! verebilseydim zaten o ikircikli yaklaşımı; çalışmaya devam da ederdim herhalde.. Ama yine de; Uykusuzluğum ve geceden kalmişliğim kalan sağlarca bilinmesin istiyorum..

 Ne de olsa "kurtuldun oh" vs tarzi sözde tesellileri ile seni avuturlarken özünde 
"vay be bu zamanda ek bi sure daha kazandik" diye
 içten içe sevinecekler..
 kendi varoluşlarını da senin yıkılmışlığına dayandıracak duruşu da sergilemelerini istemem elbette.. Gidişimle; yarattiğim boşlugun doldurulmasi, yok efendim, ya hu Neden istifa etti, niçin vs leri tartışırken, 
yöneten erkan, 
 kalan sağlar 
vakit kazandılar..
 hanımlar, beyler, sizin ki de başka bahar a artık.. 

 Ayrılık seremonisi ise hiç bir zaman içten gelmemiştir, bana.. Hatta tiyatral bi gösteridir çoğu zaman.. iş boyunca hiç konuşmayan, seninle muhatap olmayan o adam; bir bakarsın yanı başında acına ortak olmuş.. 
 konuşur.. sorar durur.. k
endi mantığına evriltmek ister gibi seni.. 
"ee dostum n' olacak şimdi", 
"ee borçlarını nasıl ödeyeceksin", 
"eh tabi çoluk çocuk yok senin", 
" ee kira aidat.... vs de mı yok",
 "neyse hayırlısı şans bu işler"..

 öyle ki sana destek olacak diye yanaşmış bu adam, bir bakmışsın pesimist bir hava estirmiş (eh ben pek takmam bu tiplere ya!)... ne de olsa bu kalanlar, kendi kalışlarını, iş yaşantısında ki özverili (ki! bence bunun tam açılımı "ödün vermek"tir) tavırlarını mantıksal bir inan ile sabitlemişlerdir.. kafalarında her şey mükemmel değilse de normaldir. .. onlar için memnun olmasalar da; optimum ortam bu iş'çe sağlanmaktadır.. bu görüşlerini yıpratacak her tür anti-tez, anti davranış yok edilmelidir.. sanki inancına küfretmişsin gibi savunmaya her an hazırdırlar.. O yüzden senin yaptığın o büyük yanlışta, bir ebeveyn edası ile, teselli etme konusunda çoğu dünden hazırdır.. ama yine de bazıları çok ta kralcı gözükmek istemezler.. ne de olsa sen ayrıldıysan belli ki bir ters durum vardır.. sözüm ona bu teselli rolüyle, gerçek bir yardımsever kimliğe bürünüp yanına yanaşırlar.. Seni manipüle ederken bir yandan kendileri de içten içe sevinir.. 
hayır..
 bakın!.. 
  düşene son tekme demiyorum.. !..
   bu bilinç altı ile yapılan bir saldırıdır aslında diyorum.... 


 benim için istif(r)a bir rahatlamadır.. içindekini döküp arınmak kurtulmaktır.. özgürlüğüme, öz güvenime dair ise bir öykünmedir.. her işi terkedişim de -iyi veya kötü- kalbim bir kuş gibi heyecanla çarpar.. mutlu olurum kurtulduğuma.. Otoriteyi sallamamış ve her şeye rağmen bildiğim gibi, istediğim gibi davranmışımdır.. 
Özgürlük bu değildir de nedir..?!.. 

Hem Çıkarların çatıştığı bir mekanda samimiyet aramak mi? 
Ben bile o kadar hayalperest değilim.. 

 Ey çalışan, aidiyet duygusu kabarık arkadaşım..

Kolay gelsin size :)