Perşembe, Nisan 09, 2009

Sağlama

>>>>Her gün genellikle aynı yoldan gidiyorum işime.. iş bir metronomun cubuk sarkacının ucunda salınan beni, götürüp getiriyor aynı tempoda... yolda.. aynı yerde açıp dinlediğim o, "Don’tGo" şarkısı... bilerek alınan yol.. yadsımak.. düşündüm de bilipte yapamamak, yapıpta neden yaptığını bilmemekten daha kötüdür.. böyle bir düşüncedir bazen ayaklandıran duyguları..

Tepeköy Kedileri-3 , Gökçeada, 2008 ; © TOA

>>>>Orada; Bir kadın kıvraklığında sarmalanır düş, düşüncenizin üretildiği her bir hücrenize.. Aslında hep yalnızdır insan.. tek başınadır.. Yaşamaksa Tutku ve ter içinde olmalıdır da!....... Tekrarlanan o yolculuksa bir düş ya da içine sürüklendiğimiz ıssız bir mağara.... Aracımın içinde her sabah.. o kaybolduğum mağaranın içinde.. Camlarda ki damlalar, izlerini bırakırken yüreğime yağmurun.. yaralar açarak süzülürken yollarda.. Arabamın, o cam fanusun, dışındakine dalarım.... her sabah ki gibi.. Değişim; önce sorgulayarak başlar ya!.. Aslında; Her sabah kendimle baş başa kaldığım o yolculuk, bir hakediş.. bir sağlamasıdır hayatımın..

Sufle

>>>>Nasılda geçmiş zaman..Nasılda yığılmış içime..toparlanmayı bekleyen huysuz bir kadının evi gibi.. bakınıyorum uzaklardan sokulup yardımcı olmaya çekinircesine...Yığıntıların arasında bunalmış bir anlatıcı..Sevimli bir hikayenin ya da bir filmin arka sesinde..fısıltısında.. mırıldanarak...

Tepeköy Kedileri-1 , Gökçeada, 2008 ; © TOA

>>>>Fırsat bilmistim bozulan ayarlarımı..bağlanamayan hantal masaüstümü.. düzeltmedim arızasını.. fırsat bildim, dışarıyı benden uzak kılan sanal bağ arızalarımı... Bilgisayarının dibine ilişkilendirilmiş, dışsal özentili sosyapat ı uzaklaştırmak istedim oradan.... anladım sonunda, korkularımın nelere sarıldığını.. kaçışımı.. anladım 4 köşe ve bir düzleme sığdırılmaya çalışılanı...modern hayatın karagöz sahnesinden aklımıza istemsizce süzülen gereksizlikleri...uzak kalmak istedim..sunulan basitliği köşesinde yalnız bırakarak..

Tepeköy Kedileri-2 , Gökçeada, 2008 ; © TOA

>>>>Anlatacaklarını dimağına dolduran uslanmaz bir anlatıcı olmalıydım..süzülmeliydi kelimeler yaşadıklarımın dikleşmiş keskin kayalarının üzerinde ki yemyeşil yosunların üzerinden süzülen kar suyu gibi...yaşanmış..arınmış....damıtılarak ulaşmalıydı sözcükler....köpüklü sulara dalan çılgın kadınlar kadar saf ve duru... içten ve heyecanla..Yalın hikayelerin köşesinden yeniden seslenmeli biri..izleyerek..bir suflör gibi..