Pazar, Ocak 10, 2010

Borcum var...

>>>>Günler geçiyor..Tüketmek,Tükenmek..Hep bir şeyler katmak, çoğalmak fikri..uzaklaşıyorum bu fikrimden yavaş yavaş..Bir mail geldi bugün..Hep aklımda olan bir düşünce..bir konu...Hep blog uma yazmak istediğim ama bir türlü zaman ayıramadığım bir fikri, birileri slayt a dönüştürmüş...Sevgili bir e-zat...yazmak isteğimin güdüleyicisi oldu; küçük bir örtüşme..bende düşünmüştüm demek, her ne kadar samimi gözükmese de..Tereddüt etsem de..kendi gerçekliğimden yegane sorumlu kişi olarak, yazmaya karar veriyorum yine....

Cezaevinde adanan umutlar, Diyarbakır, 2009 ; © TOA

>>>>Ben aşk çocuğuyum aslında.. Baharın arzulu çığlıkları, yeniden dirilişin ve yenilenmenin heyecanı, bir mart akşamı karışmış tohumlarıma..Güvenli bir ortamda çoğaldım, büyüdüm herkes gibi..Bilinmez ama huzurlu, karanlık ama güvenli....Tüm olumlu şartlara rağmen bende hissederek, uzaklaşarak başladım hayata...Algılayabildiğim ve yorumlayabildiğim yaşantımın ötesinde, büyük bir ayrılık ve güven kaybetme tecrübesi yaşadım herkes gibi..herkes gibi..Herkeste olan bir şeyi vurgulamak, ne yarar sağlar ki! Demese miydim?.. Hepimizin geçimişinde ortak olan bir tecrübe yi yaşamış olmamın bana ne faydası olabilir ki?!..Hayatı katlanılmaz olarak düşünenlere bunu aktarmak bence çok anlamlı...ortak bir acıyı paylaşmakta bir o kadar manidar benim için.....işte herkes gibi doğmuşum bende; belki biraz daha toplu ve sağlıklı.........sonra tipik bir ilgi, alaka...üstüme titremeler, sevgi dolu geçen yıllar.. ilk sözcüklerimi üretinceye kadar geçen süre de; malum hikayem de herkes gibidir eminim....Hani; “almadan vermek tanrıya mahsus” derler ya!..bende herkes gibi hiç vermeden hep aldım yıllarca...yıllar sonra duyduğumda tanrı ya dair bu tür inançları, hiç anlam veremedim..Acılara dayanma panzehirini doğuştan aldığımız bir tecrübe ile başlamıştık halbuki herkes gibi....çok çektim tecrübesizliğimin vücüdumda bıraktığı yaralardan..Aşklarımın yüreğime sapladıklardan..geri çekilmedim yine de..en başından beri ben hep merakla uzanmıştım ya! dostlarıma.. -dostlarıma diyorum; çünkü düşmanım kimdi ki veya neydi..?.. yoktu ki!..-....korkmuyordum....Cesur ve delikanlı gözükmesemde; korkmadım insanlardan, karanlıktan ve yalnız kalmaktan... konuşulanların hep ilk anlamı vardı kafamda.... yaklaştığım gibi de tepkiler aldım.. şanslı mıydım?.. degildim aslında.. Sadece şansızlıklarımı abartacak kadar vaktim yoktu.. aslında neyi ararsam o cevaplarda beni buluyordu.. Aldatılarak, aldatılmamayı öğreniyordum.. Mutlu olabilmek için mutlu edebilmek gerektiğini yaşayarak görüyordum.. -daha önce de demiştim..Hala arkasındayım o fikrimin..-..

Uzanan çocuklar, Mardin, 2009 ; © TOA

>>>>Mutlu olabilmek bile o kadar zor değildi aslında...... Mesele güneşin tenime sıcak temasının ve yeni kesilmiş çimlerin buram buram bıraktığı o hoş kokunun yarattığı heyecanı hala duyumsayabilmemde idi.... Hala içimde o koku, bir heyecan uyandırır ve küçük tebessüm kondurur yanaklarıma.. Hatırlarım koşuşumu çimlerde.. Alaca basarken akşama, uzanırdım yorulunca, çimlere.. En konforlu yatağın yumuşaklığında yaşadım yorgun ve huzurlu uzanışımı.. Serinliği ürpertince gecenin, yıldızlı bataniyeye sarınarak, başucumda yakardım dolunayı.. Aydınlatırdı hayallerimi geceye inat.. Bir bedel ödemek zorunda kalmadım, çünkü yoktu.. Yaşayabilmem yeterdi, hissetmek için..kurallar yada kurumlar değildi aslında özgürlüğümü kısıtlayan.. En çok hayallerimi, gerçekliğimi kaybetmemdi beni kapıların ardına tıkalayan... Aslında o kadar guzel yaşadım ve yaşıyorum ki!..... Büyü-ME denen oyunda hala mızıkçılık yaparak son ebe olmaya çalışıyorum... Saklanıyorum.. Bazen pikniklerde ip atlarken bazende elimde uçurtma çimlerde koşarken.. Tatlı yakalanmalara kurban olsa ve ayyuka çıksada gizlediklerim.. saklıyorum, saklanıyorum içimde.... Her istediğim olmasa da keyif alıyorum hayatımdan.. Tek bir sebebe bağlayamam.. Ne işimden, ne yerimden ötürü; gayet memnunum hayatımdan.. Tüm istediklerim olmadı diyorum ama, aslında o kadar çok şey aldım ki!.. Tanıdıklarımdan veya kurumlardan da başka, çok başka yerlerden..Çok şey kattılar bana..Nasıl geri ödeyeceğimi bilemiyorum.. Sıkıntım bu.. Ödemekten çok keyif aldığım hiç bitmeyen bir iyilik borcum var; öznesi belli olmayan bu Dünya ya....