Perşembe, Eylül 13, 2007

İnsanız

>>>>Ağlayışların sonunda bir gülümseyiş, kışların sonunda hep bir yaz.... işte!.. Bu duruş, bu ifade, bu bakış, ya da gözlerinin derinliği.. Anlıyor, görüyor ve duyuyorsun... Paylaşabiliriz belki her şeyi aslında.. ama........... İnsanız; nedenlerimiz var sonuçlarımızın içinde..

Aldatış; Gaziantep, 2007 © TOA

>>>>İnsanız; Topraktan olma çiçekler gibi.. Kokar her bir adımda salınarak, Masum bir öpücük gibi Uçar uçar da konmaz ya yanaklara........... İnsanız; umudumuz bir bekleyiş.. bazen bir hasta başında acı acı gülümseyerek, belli etmeden.. korkularımız... buğulu gözlerinin bebeğinde bilmezden gelerek, bekleyerek........... insanız; çığlık çığlığa... Farklı anlar için farklı anlamlar.. Tahta sandıkların içinden Şişeleri vurarak paylaşılan sohbetlerin en tepesine.. acılar ve kahkahalar içinde........... insanız; göğüs göğse.. Bir sokak ortasında haykırışlarla.. nefretimiz parçalanan ciğerlerimizde........... İnsanız; yolculukların birinden diğerine.. bazen kucakladığımız yalnızca bir kitap, yalnızlığımıza yoldaş.. Başımızı penceresine dayayarak uyukladığımız o otobüsün koltuğuna kurularak.. seyrederek........... İnsanız; kederle dolu... bakınıyoruz.. Bir köşe başında tir titrek, çırıl çıplak yalnızca yaşamı üstümüze örterek.. İnsanız; içinde ama tek başına..

Pazartesi, Eylül 03, 2007

Ekmek Kırıntıları

>>>>Lise çağlarındayım; o zamanlar aktif olarak sporla uğraşıyorum.. Lisanslı bir oyuncuyum.. Turnuvalarda, grup halinde dolaşır, maçları izler, birbirimizi desteklerdik.. Genellikle ilk turlarda elenirdim.. Hırslarımı keskinleştirip, ekibin içinde sivrilememiştim ama gene de bir ekip e ait olmak onun bir parçası olmak hoşuma gidiyordu..

Hayalci Fotoğrafçı ; Urfa, 2007 © TOA

>>>>İşte bu şekilde tribünlerden destek olan ben.. Bir ağabey in dikkatini çekmiştim herhalde.. Öyle olsa gerek ki yanıma yanaşarak, hakkımda sorular sormaya ve bana öğütler vermeye başlamıştı.. ODTÜ de okuyan o ağabey i hiç unutamadım....: “...... bak! Hayatta yaşamı zevkli ve güzel kılmak için 3S kuralını asla unutmayacak, bu 3S ile uğraşacaksın”... Büyük bir giz i keşfetmeye yakın olmanın heyecanı, şaşkınlığım ve merak ile hemencecik sormuşum; cevapta tabii ki gecikmeden gelivermişti.. “Spor, Sanat ve Seks”... “-Peki ya Siyaset..”........ suskunlaşmıştık.. O yaşta ki birisi için sorulmaması gereken bir şeyi sormuş ya da kapanmamış bir yaraya parmak basmıştım.. Sonraları mı?..

Umut ; Urfa, 2007 © TOA

>>>>O bilge ağabey in ya da “....Önce elin ekmek tutsun, o zaman düşünürsün bunları..” diyen bir babanın öğüdünü dinledim.. Güçlü bir birey, güçlü toplum fikriyle; uzaklaştım.. Bencillikten uzak bir bireycilik düşü.. Apolitize olmuştum..

Balıklı Göl-1 ; Urfa, 2007 © TOA

>>>>Elin ekmek tutsun sözcükleri ile çizilen kaderime yavaş adımlarla ilerledim yıllarca.. Üniversite bitmişti, koşarak aramalıydım ilk tutacağım ekmeği satan o köşedeki küçük fırını.. Özgürlük; beni bekliyordu ya!....

Evvel zaman ; Urfa, 2007 © TOA

>>>>Elime geçirdiğim o ekmeğin bende yaratacağı büyük değişimleri merakla bekliyordum.. Ama umduğum gibi olmadı.. Ekmeğin yerini yenileri almıştı.. “Ahh! Bir -şöyle- olsun, Neler yapacağım diyen ben, sahip oluyordum bir bir.. Zaman ihtiyaçlarımı yavaşta olsa gidermiş ancak beni tatmin etmeyecek bir şekilde yenilerini doğurmuştu.. Peki benim ihtiyacım neydi?.. İhtiyaçlarımın teminini gidermek için çabalayan bir insan dan öte hiçbir şey değildim belki de.. Sahip olma gereçlerini edinme güdüsünde olan benden, Varoluş nedenlerini sorgulayan bir başka ben e doğru uzanan bir yolculuğun tam ortasındayım sanki.. Bu aralar, varlığımın nedenlerini sorguluyor, ifade yollarımı geliştiriyorum.. Aidiyet duygum kuvvetleniyor.. TV de gördüğüm son haberler, geçenlerde ki o video ve Maslow un hiyerarşi si... Farkında değilmişim.. Kendimi öğreniyorum.. Meğer; Kafamı önüme eğmiş, ekmek kırıntıları ile etrafa saçılmış izleri takip ediyormuş; yeşilin barınamadığı çorak, kurak bir ovada dolambaçlı patikalarda dolanıp duruyormuşum....

Nemrut un koltuğundan; Urfa, 2007 © TOA

Maslow kimdir?